HABER/MENDERES SİNGİN - Her yıl Kasım ayının ikinci pazar günü Almanya’da “Volkstrauertag” olarak bilinen ve savaşlarda hayatını kaybedenlerin anısına düzenlenen anma gününde, Birinci Dünya Savaşı’nda yaşamını yitiren insanlar için saygı duruşunda bulunuluyor. Bu önemli gün, savaşların acımasız yüzünü hatırlatmak ve barışın kıymetini vurgulamak adına tüm ülke genelinde anma programları ile yaşatılıyor. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da Birinci Dünya Savaşı esnasında Almanya’da esir düşen Müslüman askerlerin anısını yaşatmak üzere bu anlamlı etkinliğe katıldık.
Özellikle Wünsdorf-Zossen’de kurulan **Hilal Kampı** (Halbmondlager) ve burada hayatını kaybeden Müslüman askerlerin hikayesi, bu anma gününde bir kez daha dile getirildi. Almanya ordusu tarafından kurulan bu özel kampta, Osmanlı İmparatorluğu’nun desteğiyle yaklaşık 30.000 Müslüman esir için hem bir cami hem de bir mezarlık alanı oluşturulmuştu. İbadetlerini gerçekleştirebilmeleri için inşa edilen cami, dönemin en dikkat çeken yapılarından biri olmuştu ve Müslüman askerler için manevi bir merkez haline gelmişti. Bu yılki anma merasimi de, hem bu kampın hem de bu bölgede yatan Müslüman askerlerin anılarını onurlandırmak adına son derece anlamlı bir etkinlik oldu. Wünsdorf’taki Müslüman mezarlığında gerçekleştirilen bu anmada, birçok sivil toplum kuruluşu temsilcisi, çeşitli devlet yetkilileri ve Almanya’daki Türk toplumundan temsilciler bir araya geldi. T.C. Başkonsolosluğu adına törende bulunan Başkonsolos Yardımcısı Naği Toyru da katıldı. Yaptığı konuşmada barışın önemi üzerinde durdu.
Hilal Kampı, bir savaş dönemi esir kampından çok daha fazlası olarak tarihte yerini aldı. Burada, Müslüman askerlerin manevi ihtiyaçlarına gösterilen saygı, Alman ve Osmanlı müttefiklik ilişkilerinin bir yansıması olarak kabul ediliyordu. Hilal Kampı, aynı zamanda Almanya’da inşa edilen ilk camiyi de barındırıyordu. Ne yazık ki, bu cami 1926’da sökülmüş ve geriye sadece hatıralar kalmıştır. Günümüzde bu anmalar, savaş sırasında dahi hoşgörü ve dinî hassasiyetin nasıl korunduğunu hatırlatarak, savaş kurbanlarının anısını yaşatmak için güçlü birer sembol haline gelmiştir.
Bu yılki anma programında, Berlin İslam Federasyonu Başkanı Murat Gül de günün anlam ve önemine binaen bir konuşma yaparak törene katkıda bulundu. Hitabında, barış ve kardeşlik çağrıları yaparak savaşın yıkıcı etkilerine dikkat çeken ,savaşların toplumlar üzerindeki yıkıcı etkisini ve Almanya’da tarih boyunca yer almış olan Müslümanların anısını canlı tutmanın kıymetini vurguladı.
Murat Gül, aynı zamanda Kur’an’dan ayetler okuyarak bugünün ruhuna uygun bir mesaj verdi. Anma programı sonunda, dua ile kapanış yaparak tüm katılımcılara anlamlı bir bağışıklık ve maneviyat anı yaşattı.
Volkstrauertag etkinlikleri, savaşların ardından gelen barış ve uzlaşının ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha bizlere hatırlatmaktadır. Geçmişte Hilal Kampı’nda esir düşen Müslüman askerlerin hatıralarını anmak için bir araya gelen topluluk, barış ve hoşgörü mesajları vererek bu anma gününün ruhuna katkıda bulunmuştur.