Yapay kalbini 12 yıldır omzuna astığı çantasında taşıyan 44 yaşındaki kadın 3 kiloluk cihazla birlikte kalp nakli olacağı günü bekliyor.
Sultanbeyli'de yaşayan 1 çocuk annesi Aygüzel Uzunal, mide ağrısı zannettiği şikayeti sonrası özel bir hastaneye başvurduğunda kalp damarlarının tıkalı olduğunu öğrendi.
Damarların açılması için yapılan anjiyo sırasında enfeksiyon kapan kadın, Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edilerek acil ameliyata alındı.
Burada 3 ay yoğun bakımda kalan Uzunal, yapay kalp destek cihazının takılmasıyla yeniden yaşama tutundu. Uzunal, 12 yıldır bu cihazla yaşadığı zorlu süreci eşinin desteği ve kendi azmiyle geride bırakmayı başardı.
Kalp nakli olmayı bekleyen Uzunal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mide ağrısı ve bulantısı harici hiçbir sıkıntısı olmadığını söyledi.
Uzunal, gittiği hastaneden yaklaşık 6 ay sonra çıkabildiğini dile getirerek, "Üç ay sonra yapay kalp takıldı, 3 ay serviste kaldım. Hastalığım olmadan önce çok hiperaktif, neşeli bir insandım. Hala da öyleyim. Aynı devam ediyorum. Doktorların söylediği her şeyi yapıyorum." dedi.
Kolay bir süreç geçirmediğini kaydeden Uzunal, şöyle devam etti:
"Üç kiloluk cihazı 12 senedir boynumuzda taşıyoruz. Bu da bize yaşama sevinci veriyor. Kalbimi korumama en büyük yardımcım eşim oluyor. O benim yaşama sevincim. 12 senedir başımda hekim gibi o duruyor. İlaçlarımın ismini bana sorsanız bilmem çünkü hepsini eşim hazırlayıp, veriyor. Bu şekilde geçinip, gidiyoruz. Hem eşimin çabası hem de kendi çabamla ve inadımla yaşamaya çalışıyorum. Yaşamaktan ziyade savaşmaya çalışıyoruz."
Yapay kalple dikkatli olunması gerektiğine dikkati çeken Uzunal, bunun kendisine hiç yük olmadığını anlattı.
Uzunal, bu durumun ara ara pürüzlere neden olduğuna dikkati çekerek, "Ben evin içinde harcadığım enerji hariç, 12 senedir günlük 2-3 kilometre yürüyorum. Evde de yemeğimi yapıyorum, çamaşırımı yıkıyorum, seriyorum, ütülüyorum, evimi temizliyorum. Çocuğuma, eşime bakıyorum. Evde de dışarıda da her şeyi yapıyorum." diye konuştu.
Yapay kalple yaşamanın da güzel olduğunu, uyumasında veya uyanmasında da sıkıntı olmadığını vurgulayan Uzunal, "Boyunlarında sıkı sıkı tutacaklar. Normal bir kadın çantası gibi. Kimse hasta olduğumu bile anlamıyor. Doktorlarımızın çabasıyla bir olduk, aile olduk. Bu ameliyatı olmak isteyip korkanlar da hiç korkmasınlar. 12 senedir yaşıyorum, yaşatıyorlar. Yeter ki azimli olun. Şimdi nakil bekliyorum. Şu an durumum iyi olduğu için acil nakil listesinde değilim." ifadelerini kullandı.
- "Üçüncü hayatımız kalp naklinden sonra olacak"
Eşi Ruşen Uzunal ise yaşadıkları sürecin çok zor olduğunu söyledi.
"Aygüzel Hanım bu bedeli cihazın ağırlığını taşıyarak öderken, biz de acı çekerek ödemiş oluyoruz." diyen Uzunal, 155 gün hiç eve gitmeden bu süreci geçirdiklerini, bugünlere gelmenin hiç kolay olmadığını anlattı.
Uzunal, "Şimdi Aygüzel Hanım sokağa çıkabiliyor, tek başına yürüyebiliyor ama çevresel faktörlerden dolayı yalnız bırakmıyoruz." dedi.
Eşinin her zaman yanında olduğunu kaydeden Uzunal, toplu taşımaya kalabalıktan dolayı binemediklerini ancak her yere motosikletle gittiklerini belirtti.
Uzunal, eşi ilk hastalandığında çok korktuğunu, hala o korkularının sürdüğünü ifade ederek, "Evde olmadığı vakitlerde telefonu çaldığında 'Aygüzel Hanım mı arıyor? Yolda mı düştü?' diye korktuğundan bahsetti.
2012'den sonra yeni bir hayatları olduğunu vurgulayan Uzunal, "Aygüzel'in ikinci hayatı var. İkinci hayatıyla, ikinci evimiz de hastane oldu. Üçüncü hayat da muhtemelen kalp nakli olduktan sonra olacak. Biz, pek çok hayatı bu dünyaya sığdırmaya çalışıyoruz. Lütfen organlarımızı toprağa gömmeyelim." çağrısında bulundu.
- "Kişinin kondisyonu neredeyse 2 katına kadar artıyor"
Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Kaan Kırali, dünyada en önemli hastalıkların kalp hastalıkları olduğunu dile getirdi.
Kalp yetmezliğinin bu hastalıkların son evresi olduğunu anlatan Kırali, bu kişilerin tek şansının eskiden kalp nakli olduğunu ancak teknolojik gelişmeler sayesinde yapay kalplerle tedavinin mümkün hale geldiğini söyledi.
İleri kalp yetmezliği olan, günlük hayatını yaşamakta zorlanan hastalarda kalp destek cihazlarının kullanıldığını kaydeden Prof. Dr. Kırali, "Cihazı taktıktan sonra bunun kalbe verdiği destekle insanların günlük hayattaki toleransı daha da artıyor. Normal yürüyüşlerini yapabiliyor, merdiven çıkmaya başlayabiliyorlar hatta kimileri spor bile yapabiliyor. Kişilerin kondisyonunu çok artırıyor. Bu da kalp yetmezliğinden mustarip, yatağa bağlı olan veya sürekli hastanede yatmak zorunda kalan insanlar için çok büyük bir tedavi yöntemi." bilgisini verdi.
Yapay kalp takılması için belli kriterlerde değerlendirmelerden bulunduklarını, kalp nakli konseyinde hastalar için en uygun tedavi yöntemini kararlaştırdıklarını aktaran Kırali, hastanın kabul etmesi halinde, açık kalp ameliyatı şeklinde, yaklaşık 4 saat süren bir ameliyat yapıldığını, kalbin üzerine yerleştirilen cihazın pompa görevi gördüğünü, bir diğer ucunun da aorta bağlandığını ifade etti.
- "Cihazın ömrü çok uzun"
Prof. Dr. Kırali, kalpteki kanı bu sayede tüm dolaşıma yönlendirebildiklerini belirterek, "Kişinin şikayetleri, semptomları, bulguları hepsi azalıyor, ortadan kayboluyor. On metre yürüyemeyebiliyorlar, tuvalete giderken zorlanabiliyorlar. Dış ortamda hayatını sürdürmekte, sosyalleşmekte ciddi problemler yaşayabiliyorlar. Bu cihazı taktığımız zaman kişinin kondisyonu neredeyse 2 katına kadar artıyor. Evde her türlü işi yapabilir hale geliyor. Dışarı çıktığı zaman yürüyebiliyor, çevresindeki insanlarla sosyalleşebiliyor. Normal bir insan gibi her türlü hayatına devam edebiliyor." dedi.
Cihaz takıldıktan sonra enfeksiyon ve pıhtı oluşumu gibi riskler, bunların önüne geçmek için de uygulanan tedaviler olduğuna dikkati çeken Kırali, "Bu riskler oluşmadığı sürece cihazın ömrü çok uzun. İnsan ömründen de uzundur. Hayat boyu, normal hayatını sürdürdüğü kadar o cihaz problemsiz çalışabilir." diye konuştu.
Yapay kalp takılan hastalara kalp naklinde de öncelik tanındığına dikkati çeken Kırali, bazı hastaların yapay kalbin ardından kalp nakli istemediğini bu durumun da hastaya göre değiştiğini söyledi.
Türkiye'deki organ bağışı sayısının azlığına da dikkati çeken Kırali, Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 300'ü aşkın hastaya yapay kalp ameliyatı yapıldığını bildirdi.
Prof. Dr. Kırali, ameliyatın başarı oranının yüksek olduğunun altını çizerek, hastaların eğitilmesi gerektiğini söyledi.
Bu cihazları takmanın esasında kolay bir cerrahi girişim olduğuna değinerek, şunları kaydetti:
"Önemli olan daha sonra cihazı ayarlamak, komplikasyonları önlemek ve bu şekilde insanları hayatta tutmak. Hastaları eğitmek de çok önemli. Bu cihazın takıldığı hastalardan istediğimiz en önemli şey kişisel hijyen çünkü temizlik çok önemli. Bu enfeksiyona karşı korumada birinci yöntem. Enfeksiyon olmadığı müddetçe zaten bir komplikasyon görmüyoruz. Kan sulandırıcı ilaçlar veriyoruz çünkü pıhtı oluşma riski var. O zaman pıhtı oluşumuna ve kanama riskiyle karşı karşıya olabiliyorlar. O da ayarlandığı zaman o riski de bertaraf etmiş oluyorsunuz. Bu şekilde hastayla birlikte, onu eğitip yönlendirerek, problemsiz bir şekilde uzun süreler bu cihazlarla hayatlarına devam edebiliyorlar. Bu cihazlar olmazsa bu hastalar zaten hayatlarını kaybedecekler. Bunlar yaşam şansı kalmayan hastalar. Bu cihazlarla belki 5, 10, 20 yıl yaşamak, sevdikleriyle bir arada olma şansına kavuşuyorlar. Kalp naklinin sonuçlarına yakın sonuçlar elde edilmiş durumda."
Prof. Dr. Kırali, kalp yetmezliğinden mustarip olan tüm hastaların mutlaka kalp nakli merkezi bulunan bir eğitim araştırma hastanesine başvurması gerektiğini, uygun olanların bu tedavi yöntemini düşünmelerinden fayda olduğunu, tercihin tamamen hastaya bırakıldığını sözlerine ekledi.