Değerli Okurlar,
Her yıl Avrupa’da yaşayan insanımızın memleket özlemini belirli oranda da olsa giderdiği, sevdikleri ile kucaklaşarak hasreti hafiflettiği izin mevsimine ulaşmanın mutluluğunu üzerimde taşıyorum. Memlekete ulaşmak, sevdiklerinize kavuşmak ve sağlıklı bir şekilde tekrar dönmenizi Cenab-ı Allah’tan niyaz ederek sözlerime başlamak istiyorum.
İnsanoğlu yaradılış gereği doyumsuz, mücadeleyi seven ve kesintisiz arayışı kendine görev edinmiş bir varlıktır. Genelde eksik, genel olarak yarım ve mutlaka belirli mücadeleler içerisindedir. Genellikle var olanı korumak ve onunla yetinmek yerine daha fazlasını arzulayan bir yapıdadır. Belirli güdüler ile hareket eden, manasız bir evrende yolunu arayan bulduğunda ise özgürlüğe ulaşan yada ulaştığını sanan bir canlıdır.
İktisadi düzenini sağlıklı zeminlere oturtarak refah seviyesini yükseltmek, geleneksel yapısını toplumsal değerler ile harmanlayarak aile yapısını korumak, teknoloji ile gelişerek kendine ve bulunduğu topluma fayda sağlamak gibi temel mücadeleler içerisindedir. Bu mücadeleler netice kazandığında, refah seviyesi yükselerek geleceğini garanti aldığını düşündüğünde insan, özgürlüğe bir adım daha yaklaştığını zanneder. Elbette iktisadi ve toplumsal mücadelemizden ödün vermek, kişinin kendi kul hakkına girmesi ile eşdeğer sayılacaktır ancak mutlak özgürlüğe ulaşmak bunların yanında belirli güdülerden soyutlanmış, yaradanın varlığını anlayıp ona koşulsuz kulluk etmekle olacaktır. Avcı ve toplayıcı genleri sayesinde mutlak mücadeleyi amaç edinmiş, mücadelenin yanında doyum seviyesine ulaşılsa dahi belirli bir stoklama durumu ile gelecek kaygısı en aza indirgenmeye çalışılmaktadır. Bu durum insanoğlunun doyumsuz yapısının yanında, paylaşım kültürünü de gün geçtikçe kaybetmesine sebep olmakta, olası afetlere yada risklere karşı kendini korumaya alma bilincini ortaya çıkartmaktadır.
Değerli Okurlar,
İnsanlar gibi ülkelerde, belirli bir bilinç ile hareket eden sorumlu olduğu vatandaşlarının kaygılarını en aza indirmek için mücadele sürdüren, toplumsal refahı, anayasal ve ekonomik düzenlemeler ile sağlayan yapılardır. Bünyesinde farklı görüş ayrılıkları barındırarak çeşitliliği sağlayan, farklılıklar ile zenginleşen ve güçlenen global yapılardır. Hiçbir global yapı, başka bir global yapının mutlak bütünlüğüne, iç işlerine ve ekonomik özgürlüğüne aykırı hareket ederek kendi çıkarları için başka yapıları tehdit edemez. Dünya genelinde var olan sayısız savaşlar neticesinde oluşan açlık ve kıtlıklar insanları tedirgin etmekte, her geçen gün toplumsal stres artmaktadır. Artan toplumsal stres ile birlikle ülkeler eğitime, kültüre, topluma yada sanata ayıracağı bütçelerinin büyük bir bölümünü savunma ve silah sanayisine aktarmaya başlamaktadır. Dünya’nın diğer ucunda oluşan bir savaş bulunduğunuz ülkedeki yapıyı bir anda farklı yöne evirmektedir. Sizi korumak için harcanan para, sizin gelişiminize etki edecek sanatsal, toplumsal yada kültürel bir etkinliğin bütçesinden kesilmektedir. Bunun yanında savaşın cereyan ettiği bölgelerdeki hammaddeler piyasada bulunamaz hale gelmekte, günün sonunda yine Dünya genelinde bir tedirginlik ve anlamsız fiyat artışları oluşmaktadır.
Saygıdeğer Okurlar,
Aynı coğrafyada yaşamasak da aynı evrende yaşadığımız bilincini unutmadan hareket ettiğimizde, doğaya, hayvanlara özellikle bizden olmayan insanlara saygıyı ve hoşgörüyü üst seviyeye çıkarttığımızda manevi feraha daha çok yaklaşacağız. Manevi ferah eşsiz özgürlüğü beraberinde getirecek, para, hammadde, toprak yada somut elde edilen ile asla satın alamayacağımız eşsiz mutluluğu beraberinde getirecektir. Sadece ben yaparsam mı düzelecek gibi sorular ile kendimizi kandırmak yerine, bir adımda biz atarak etki alanımız kadar iyiliğe ve hoşgörüye katkıda bulunacağız.
Çünkü İslam bunu emreder...
Hoşgörüyü, paylaşmayı ve dayanışmayı emreder.
Kurban Bayramınızı en içten dileklerim ile kutlar, sağlıklı bir izin geçirmenizi Yüce Allah’tan niyaz ederim...